Telefon
Telegram
WhatsApp
İnstagram

Laparoskopik Fıtık Ameliyatı

  • Anasayfa
  • Laparoskopik Fıtık Ameliyatı

Laparoskopik Fıtık Ameliyatı

Karın duvar zarının zayıf olması sebebi ile oluşan yırtıktan karın içi dokuların dışarı çıkması olarak tanımlanan kasık fıtığı;

  • Hapşırma
  • Öksürme
  • Zorlanma
  • Ikınma gibi durumlarda gelişir ve eğer boğulmamışsa yatar pozisyonda kaybolur. 

Kasık fıtığının tedavi edilmemesi ya da tedavisinin ertelenmesi durumunda yırtık genişlemekte ve fıtık derecesi artmaktadır. Kasık fıtığı herhangi bir egzersiz ya da beslenme programı ile iyileşmemekte mutlaka cerrahi müdahale gerekmektedir. 

Üç çeşit kasık fıtığı bulunmaktadır; 

Direkt inguinal herni: karın zarının zayıflaması sonucunda açığa çıkmaktadır ve karın içi basıncın arttığı durumlarda gözle görülmektedir. 

İndirekt inguinal herni: Genellikle erkeklerde görülmektedir ve doğumsaldır. 

Femoral herni: sıklıkla kadınlarda görülmektedir. Genellikle gebelik döneminde ya da fiziksel olarak  bölgenin zorlanması sonucunda açığa çıkmaktadır. 

Kasık Fıtığının Nedenleri

Kasık fıtığına neden olan faktörler aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir;

  • Ağır egzersiz
  • Sigara kullanımı sonucu ortaya çıkan KOAH’a bağlı öksürük
  • Genetik faktörler ve Doğumsal faktörler
  • Kronik kabızlık problemi
  • Prostata bağlı hastalıklar
  • Öksürüğe sebep olan Akciğer hastalıkları
  • Daha önce bu bölgede ameliyat geçirilmesi

Kasık fıtığı problemi hastada; bel, karın ve testis bölgesinde şiddetli ağrılara neden olabilmektedir. 

Laparoskopik Yöntemle Kasık Fıtığının Tedavisi

Laparoskopik yöntemkapalı ameliyat olarakta tanımlanan cerrahi bir tekniktir. Genellikle batın bölgesinde uygulanan laparoskopik yöntemde uygulama alanında küçük delikler açılmakta ve cerrahi işlem bu deliklerden kamera kılavuzluğunda uygulanmaktadır. 

Önceki yıllarda açık ameliyat yöntemi ile tedavi edilen kasık fıtığı ameliyatı sonrasında birtakım risk faktörleri oluşmaktaydı. Kanama ve enfeksiyon risklerinin yanı sıra aynı zamanda ameliyat sonrası iyileşme süreci oldukça uzun ve konfordan uzak sürmekteydi. Ancak son yıllarda gerek hasta konforu için gerekse de çok daha kısa sürede hastanın ayağa kalkmasını sağlamak adına kasık fıtığı ameliyatında laparoskopik yöntemler tercih edilmektedir. 

Kasık Fıtığında Laparoskopik Yöntemin Avantajları 

  • Ameliyat sonrasında ağrı hissi azdır
  • Ameliyat izi oldukça azdır. 
  • Ameliyat sonrasında iyileşme süreci oldukça kısadır bu nedenle hasta yaklaşık 10 gün sonra işe dönebilmektedir.
  • Tekrarlayan fıtıklarda çok daha konforlu bir tedavi süreci sağlamaktadır. 

Genel anestezi altında uygulanan laparoskopik kasık fıtığı ameliyatında işlemden yaklaşık 3 ila 4 saat sonra hasta ayağa kalkmakta ve yemek yemeye başlayabilmekte, hasta maksimum ertesi gün hastaneden taburcu olabilmektedir. 

Günümüzde bu uygulama sırasında gerekirse eriyen dikişler kullanılmaktadır ve bu nedenle dikiş alma işlemine de  ihtiyaç duyulmamaktadır. 

Hangi Durumlarda Uygulanmamalıdır?

Laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı; daha önce açık prostat ve rahim ameliyatı geçiren hastalarda uygulanamamaktadır. Aynı zamanda genel anestezi uygulamasının sakıncalı olduğu kişilerde de laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı tercih edilmemektedir. Fıtığın boyutu çok büyük ya da boğulmuş olduğu durumlarda da laparoskopik ameliyat yerine açık ameliyat yöntemleri tercih edilmelidir. 

Laparoskopik Kasık Fıtığı Ameliyatı Sonrası

Her cerrahi işlem sonrasında hastanın dikkat etmesi gereken birtakım noktalar bulunduğu gibi. Laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı sonrasında da dikkat edilmesi gerekenler şeyler vardır. Bunlar aşağıda sıralanmıştır.

  • Sigara içilmemelidir. 
  • Ağır kaldırılmamalıdır. 
  • Ağır sporlar yapılmamalıdır.
  • İdeal kilo korunmalıdır.
  • Kabızlıktan kaçınılmalıdır.

Kasık fıtığı probleminin tek tedavi yönteminin cerrahi uygulamalar olduğu unutulmamalıdır. Bu problemin tedavi sürecinin ertelenmesi fıtığın sıkışmasına, boğulmasına ya da karın duvarı zarındaki yırtığın büyümesine neden olabilmektedir. Bu nedenle mutlaka alanında uzman bir cerraha başvurulmalı ve tanı ile tedavi sürecinde doktor önerileri dışına çıkılmamalıdır.